21 Aralık 2013 Cumartesi

Yaşamın, sana, bilmediğin, anlamadığın bir dilde; yabancı, tanımadığın bir üslupta, şarkı söyleyen biri gibi gelecek: Söylenen şarkı seninle ilgiliymiş, senden söz ediyormuş gibi bir duygu duyacaksın hep; ama, hep de, bilmediğin, anlayamadığın bir dilde, sana yabancı, tanımadığın bir üslupta olacak duyduğun…❞ -Oruç Aruoba 

27 Eylül 2013 Cuma

   Tuncel Kurtiz'i Kumru (1998) filmiyle tanıdım ben. 6 yaşındaydım ve canlandırdığı karaktere değil bizzat kendisine acımıştım. Sonra bir sürü popüler filmde görsem de hiçbiri beni Kumru'daki kadar etkileyemedi. Bi on üç yıl kadar sonra da Tabutta Rövaşata filminde Reis olarak izledim. Mahsun'un da benim de abim gibi olmuştu artık. Sonra zaman geçti. Ben yirmi iki yaşına geldim ve Tuncel Kurtiz oynuyor diye hevesle gideceğim filmlerin bir daha hiç başlayamayacağını öğrendim. Hayatta  her gün bir şeyler eksiliyordu. Bugün de kocaman bir kara delik oluştu sanatta. Anısına Kumru filmini yıllar sonra tekrar izleyelim istedim bugün. Özleyeceğim...

13 Eylül 2013 Cuma

   Günler bir sonraki günü bekleyerek geçiyordu. Beklenen an gelmiyordu bir türlü. Zamanı gelmemişti, erkendi. Uzağımızdaydı. Yaşadığımız anın güzelliğini de yokeden umuttu beklentiler. ''Sıfır beklenti yüzde yüz mutluluk '' demişti dostum. Ama beklentisiz hayatın ilerlemediğini unutmuştu. Umudu olmayan insanlar beklemiyorlardı. Gitmiyorlardı da... Yaşamak gidiyordu içlerinden. İçlerinden diyorum derilerinin altından. Gerçekten kaybetmeyi biliyorlardır artık. Mucizevi bir çaresi olmayan yirmi birinci yüzyıl hastalığına yakalanmışlardı. Geçmiş olsundu.   
   Kelimeler satılmadan parayla söyleyin abiler sevdiklerinize sevdiğinizi!


27 Temmuz 2013 Cumartesi


Ben de bir yere bağlanmadım ve bir yere gitmedim, öyle solgun nilüfer gibi bir havuzun içinde yalnız başına durdum, köklerimi salamadım, ne, olduğum yere sağlamca yerleştim, ne, başka diyarlara kaçabildim,

Bana bakanlar, beni seyredenler, beni sevenler oldu ama kimse yakasına takmadı beni, kimse odasına koymadı, kimse beni sulayıp büyütmek için uğraşmadı."

Ahmet Altan-Nilüferler

24 Temmuz 2013 Çarşamba

CAFE MÜLLER VE PİNA BAUSCH ÜZERİNE

   Pina Bausch'u keşfetmem kendisinin ölümünden sonraya rastlıyor malesef. İki sene önce Hable Con Ella filmini izlerken tanıştım Cafe Müller'le. Filminin ilerleyen sahnelerinde arkadaş olacak Marco ve Benigno'nun yanyana oturup izledikleri bir  dans tiyatrosuydu bu. Daha ilk sahnesinde etkileyici müziğin devreye girmesiyle Pina Bausch'un oyunculuğu karşısında gözlerim doldu.  Benim üzerimde yarattığı etki karakter Marco üzerinde de yaratmıştı.
  Kadın- erkek ilişkilerinin sahiciliğini şiirsellik ve dansla harmanlanışını izliyoruz Cafe Müller'de. Unutmaya, kaybetmeye, bulmaya, hatırlamaya, acı çekmeye dair döngüler vucütlar ile tanımlanıyor.

  Daha akademik boyutu için Mimesis Dergisinin Pina Bausch ve Cafe Müller yazısını okuyabilirsiniz.

Dünyayı bir salyangozun izlerinde dolaşsam,
Elimde parlak bir harita
Hiçbir atlasta henüz yer almamış.
Ardımsıra yollara hayalimin kırıklarını bıraksam
Yeter mi bu izler beni kendime getirmeye acaba?

Didem Madak

1 Nisan 2013 Pazartesi

Dümen Suyu

 Bütün devrelerin birbirine girdiği bir dünya zamanıydı, viraneydi zahir. Bizi ilmek ilmek sökmüşlerdi, hiçbir şey söktükleri yerde değildi.
  Burası yeni bir yer... her şey dingin ve her şey huzurlu olacak burada, dediydin. Öyle oldu. Bugün, çünkü, sebzeli makarna yaptım. Her şey dingindi. Bugün o sebzeli makarnayı yedim. Her şey sessizdi. Sardunyalara ve mor şebboylara su verdim, çiçeklerle aramda yeni bir dil geliştirdim bugün. Ama ''simdi'' bugünün anlatılamaz olduğunu biliyorum. Dinginlik, ne yazık ki takatsiz bir şeydir. Hafızanın duvarlarında tutunamayacak kadar mecalsiz bir şey.Bugün değil, sonra, belki çok sonra o duvarlarda silik bir iz, kim bilir, kalır?
  Her şeyin dindiği, bir iki kekeme ruh kabarcığından başka, dümdüz kalakaldığı, kıpırtısız, çarşaf gibi bir dinginliğin içine vakumladım kendimi. Burada, Kırklar'da...
  Nerede o başı dağlı, aşkı leyla? Dibe, içimin en dibine yatırdığım, uyuttuğum kartal kanatlı ?
 Sana gelmek içi doğruldum ama olmuyor. Ben bu nezaketle ve boynumda yaralı iki salyangozla ancak durabiliyorum. Bölük pörçük bir cümle hatırlıyorum ama hatırladığım da hatırlamak olmayabilir!
   İnceliğim, dal gibiliğim, ellerim... İnsanın hayatla kurduğu ilişki en çok ellerinden okunurmuş. Ellerimden okunuyor: Sakin,zayıf,yavaş,kuru. Usul usul saça, yaprağa, suya, kapıya değiyor. Usulca günü geceye, geceyi güne çeviriyor. Ellerim, hayata karşı yeni bir merhamet.
  Peki ya o dağlı, ya o leyla?
Kar kıvamı, yanış,yakış,dönüş, düşüş tasarımı?
 Aşk ve maraz, ihanet ve yara, ömür ve hafıza; dünyada bulunmanının bahaneleri,dünyada bulunmanın halleridir.İşte bunlar üstüne düşünüyorum, kaç zamandır,burada, bu dingin bahçede, bu sessiz odalarda. Sana gelmek için ağrımı uyandırmaya çalıştım ama olmuyor. Mayalanmış o, mantarlanmış, beni bilmiyor.Çok zamandır bunlar: Sessiz ayaklarım, sessiz konuşmalarım, sessizlikten neredeyse unuttuğum nefeslerim,iççekişlerim. Ellerim, çiçekler, bahçe. Burada Kırklar'da bu sakinlikte.
 Unutmakla unutmamak arasına gerili o sırat köprüsünden geçiyorum. Karşımda iki eşek:''sen yana ben yana''. Duruyor. İkimizin resmini çıkartmışlar yan yana. Hey doktor! Ruhumdaki kadim yırtık hala yerinde mi?Karanlık ve içerlek bir cümbüş o, doktor! Dik onu doktor. Hey,
   
Birhan Keskin-Ba

1 Mart 2013 Cuma

   2010 Yılında tanıştım ben Müslüm Gürses'le. Çok sevdiğim dostumun Murathan Mungan'ın Seçtikleriyle Müslüm Gürses albümünü hediye etmesi üzerine dinlemeye başladım. Bütün uzuvlarıyla şarkı söyleyen bu adam  hiç çıkmasın hayatımızdan.

7 Şubat 2013 Perşembe

1 Şubat 2013 Cuma

     Açmaya çalıştığı hiçbir konu konuşmamızı renklendirmiyor, tıkandığımız yeri açmıyordu. Sessizlik bu durumu fark etmemizi sağlayacak diye ikimiz de sürekli konuşup duruyorduk. En ilgisiz konulardan bile art arda söz açıyorduk sırf susmamak için; susarsak o sessizliğin göstereceği şeyi görmemek için.
    Biliyorduk: Soluğumuz tükenip gözlerimiz biririne değdiğinde korkuğumuz şeye yakalanacaktık: Konuşamadıklarımıza

-Murathan Mungan-