1 Nisan 2013 Pazartesi

Dümen Suyu

 Bütün devrelerin birbirine girdiği bir dünya zamanıydı, viraneydi zahir. Bizi ilmek ilmek sökmüşlerdi, hiçbir şey söktükleri yerde değildi.
  Burası yeni bir yer... her şey dingin ve her şey huzurlu olacak burada, dediydin. Öyle oldu. Bugün, çünkü, sebzeli makarna yaptım. Her şey dingindi. Bugün o sebzeli makarnayı yedim. Her şey sessizdi. Sardunyalara ve mor şebboylara su verdim, çiçeklerle aramda yeni bir dil geliştirdim bugün. Ama ''simdi'' bugünün anlatılamaz olduğunu biliyorum. Dinginlik, ne yazık ki takatsiz bir şeydir. Hafızanın duvarlarında tutunamayacak kadar mecalsiz bir şey.Bugün değil, sonra, belki çok sonra o duvarlarda silik bir iz, kim bilir, kalır?
  Her şeyin dindiği, bir iki kekeme ruh kabarcığından başka, dümdüz kalakaldığı, kıpırtısız, çarşaf gibi bir dinginliğin içine vakumladım kendimi. Burada, Kırklar'da...
  Nerede o başı dağlı, aşkı leyla? Dibe, içimin en dibine yatırdığım, uyuttuğum kartal kanatlı ?
 Sana gelmek içi doğruldum ama olmuyor. Ben bu nezaketle ve boynumda yaralı iki salyangozla ancak durabiliyorum. Bölük pörçük bir cümle hatırlıyorum ama hatırladığım da hatırlamak olmayabilir!
   İnceliğim, dal gibiliğim, ellerim... İnsanın hayatla kurduğu ilişki en çok ellerinden okunurmuş. Ellerimden okunuyor: Sakin,zayıf,yavaş,kuru. Usul usul saça, yaprağa, suya, kapıya değiyor. Usulca günü geceye, geceyi güne çeviriyor. Ellerim, hayata karşı yeni bir merhamet.
  Peki ya o dağlı, ya o leyla?
Kar kıvamı, yanış,yakış,dönüş, düşüş tasarımı?
 Aşk ve maraz, ihanet ve yara, ömür ve hafıza; dünyada bulunmanının bahaneleri,dünyada bulunmanın halleridir.İşte bunlar üstüne düşünüyorum, kaç zamandır,burada, bu dingin bahçede, bu sessiz odalarda. Sana gelmek için ağrımı uyandırmaya çalıştım ama olmuyor. Mayalanmış o, mantarlanmış, beni bilmiyor.Çok zamandır bunlar: Sessiz ayaklarım, sessiz konuşmalarım, sessizlikten neredeyse unuttuğum nefeslerim,iççekişlerim. Ellerim, çiçekler, bahçe. Burada Kırklar'da bu sakinlikte.
 Unutmakla unutmamak arasına gerili o sırat köprüsünden geçiyorum. Karşımda iki eşek:''sen yana ben yana''. Duruyor. İkimizin resmini çıkartmışlar yan yana. Hey doktor! Ruhumdaki kadim yırtık hala yerinde mi?Karanlık ve içerlek bir cümbüş o, doktor! Dik onu doktor. Hey,
   
Birhan Keskin-Ba